14.5 C
Istanbul

Ekrem İmamoğlu: Altıncı ayında 19 Mart süreci ve siyasi yansımaları

SiyasetEkrem İmamoğlu: Altıncı ayında 19 Mart süreci ve siyasi yansımaları

Kaynak, Burak Kara/Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, İmamoğlu’nun tutukluluğunun 100. gününde Saraçhane’de düzenlenen gösteri

    • Yazan, Mahmut Hamsici
    • Unvan, BBC Türkçe
  • 19 Eylül 2025

Mart ayının başlarında, İstanbul’un dört bir yanında Ekrem İmamoğlu’nun görselleriyle karşılaşmak mümkündü.

Belediye projelerinin panolarında, ilanlarda, toplu ulaşım araçlarının ekranlarında…

İmamoğlu, bir yandan da CHP’nin cumhurbaşkanlığı ön seçimi için tek aday olarak kent kent geziyordu.

Her konuşmasında hükümete meydan okuyordu.

Türkiye ve dünya basınında sık sık boy gösteriyordu.

19 Mart’ta her şey değişti.

Sabahın erken saatlerinde yapılan bir operasyonla yaklaşık 100 kişi ile birlikte gözaltına alındı.

23 Mart’ta yolsuzluk suçlamasıyla tutuklanarak Silivri’deki Marmara cezaevine gönderildi.

Aynı gün CHP’nin cumhurbaşkanı adayı ilan edildi.

İmamoğlu hâlâ Silivri’de. X hesabına erişim engeli var.

Hakkındaki davalar nedeniyle İstanbul’daki ulaşım araçlarında dahi görsellerinin kullanımı yasak.

Hakkındaki tüm suçlamaları reddeden İmamoğlu “aktif siyasete” bu yeni koşullar altında devam ediyor.

Peki bu süreçte yaşananlar İmamoğlu’nun siyasetteki konumunu nasıl etkiledi?

‘A takımı’ da tutuklandı

19 Mart sürecinde İmamoğlu ile birlikte İBB ve iştiraki şirketlerde görev yapan birçok üst düzey yönetici de tutuklandı.

Aralarında İBB Başkan Danışmanı ve Medya AŞ. Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, İBB Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanı Taner Çetin, İstanbul Planlama Ajansı Başkanı Buğra Gökçe, İmamoğlu’nun Kampanya Direktörü Necati Özkan, avukatı Mehmet Pehlivan da vardı.

Bu kişiler arasında İmamoğlu’nun çok yakın olduğu, hatta A takımı diye nitelendirilebilecek isimler bulunuyor.

Dolayısıyla İmamoğlu’nun siyasi mücadelesi açısından çok önemli bazı kişilerin çalışmaları da engellenmiş oldu.

İmamoğlu, aday adaylığı kampanyası kapsamında 16 Mart'ta Diyarbakır'da konuşuyor.

Kaynak, Mehmet Masum Suer/SOPA Images/LightRocket via Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, İmamoğlu, aday adaylığı kampanyası kapsamında 16 Mart’ta Diyarbakır’da konuşuyor.

Sonrasında hem İstanbul hem de Türkiye çapında CHP’li belediyelere yeni dalga operasyonlar düzenlendi.

CHP, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde, 39 ilçeye sahip İstanbul’da ilçe sayısını 14’ten 26’ya çıkarmıştı.

Bu 26 belediye başkanından 11’i bugün tutuklu yargılanıyor.

CHP bu operasyonların siyasi olduğunu savunuyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek ise İmamoğlu’nun tutuklandığı soruşturmayla ilgili “100 yılın en büyük yolsuzluk dosyası bu” diyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdogan da konuşmalarında sık sık iddialara atıfta bulunarak CHP için “yolsuzluk sendromu içinde bir parti” yorumunu yapıyor.

19 Mart günü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün bulunduğu Vatan Caddesi'ndeki güvenlik önlemleri. Görüntüde polis bariyerleri, polisler ve TOMA'lar bulunuyor.

Kaynak, YASIN AKGUL/AFP /Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, 19 Mart günü, İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün bulunduğu Vatan Caddesi

Siyaset bilimci Doç. Dr. Burak Cop, CHP üzerinde artan baskının etkilerini yorumlarken “Yolsuzluk soruşturmaları neticesinde partinin çözülmesi, parti kadrolarının bölünmesi, genel bir demoralizasyon ve İmamoğlu’nun yalnızlaştırılması beklentisi vardı. Bunların hiçbiri olmadı” diyor.

Parti yönetimi ve Özel’in bu süreçte “çok sağlam durduğu” yorumunu yapıyor.

Ancak belediyelere ardı ardına el konmasının ve tutuklamaların bazı “mikro” sonuçları olduğunu da ekliyor:

“CHP’yi sürekli masumiyetini anlatmak zorunda bırakıyorlar.”

Mitingler görünülürlüğünü nasıl etkiledi?

İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından Saraçhane’deki belediye binası önünde on binlerce kişinin katıldığı eylemler düzenlendi.

Toplumun her kesiminden insanın ve özellikle gençlerin katıldığı bu eylemlerde polisle de yer yer çatışmalar oldu.

CHP, 25 Mart’ta buradaki eylem çağrısını noktaladı.

Parti, bunun yerine düzenli olarak İstanbul ve Türkiye’nin farklı yerlerinde miting düzenleme stratejisi izledi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, bu mitinglerde İmamoğlu’nu gündemde tutmaya çalıştı.

Mitinglerde İmamoğlu’nun cezaevinden gönderdiği açıklamalar da okundu.

Katılımcılar arasında pek çok kişi İmamoğlu için dövizler taşıdı, sloganlar attı.

Mitingler, İmamoğlu’nun siyasi varlığı ve mesajlarını destekçilerine iletmesi açısından önemli bir rol oynadı.

Polis, Saraçhane eylemleri sırasında gösterici gençlere biber gazıyla müdahale ediyor.

Kaynak, YASIN AKGUL/AFP via Getty Images)

Fotoğraf altı yazısı, Polis, Saraçhane eylemlerinde yer yer müdahalede bulundu. Yüzlerce kişi gözaltına alındı.

Ancak 8 Mayıs’ta İmamoğlu’nun X hesabına erişim engeli getirildi.

Yine Mayıs ayında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü’ne gönderdiği yazıyla; İmamoğlu’nun fotoğraf, video ve sesini barındıran içeriklerin metro, metrobüs, otobüs ve vapurlarda kullanılmasına yasak getirildi.

Böylece mitingler dışında İmamoğlu’nun kamuoyundaki görünürlüğü belirli oranda azaldı.

İmamoğlu’nun CHP içindeki konumu nasıl evrildi?

2023 genel seçimleri sonrasında CHP içinde değişim tartışmaları başladığında İmamoğlu’nun parti içinde belli bir gücü olmakla birlikte bunun sınırları vardı.

8 Ekim 2023’teki CHP İstanbul kongresinde İmamoğlu’nun desteklediği il başkanı adayı Özgür Çelik 342, rakibi Cemal Canpolat ise 310 oy almıştı.

5 Kasım 2023’teki CHP Kongresi’nde İmamoğlu, Kemal Kılıçdaroğlu’na karşı Özgür Özel ile ele ele verdi.

Bu kongrede Özel, Kılıçdaroğlu’na karşı 812 oy alarak genel başkan seçildi. Kılıçdaroğlu ise 536 oyda kaldı.

Böylece İmamoğlu’nun parti içindeki etki alanı genişledi.

CHP'nin mitinglerine Dilek İmamoğlu da katıldı ve yer yer konuşma yaptı.

Kaynak, Burak Kara/Getty Images

Fotoğraf altı yazısı, CHP’nin mitinglerine Dilek İmamoğlu da katıldı.

İmamoğlu 2024 yerel seçimlerinde “belirleyici” bir figürdü.

2025’te partisinin cumhurbaşkanlığı ön seçimine tek aday olarak girdi.

BBC Türkçe’nin konuştuğu CHP’li kaynaklar 19 Mart sonrasında İmamoğlu’nun hem parti içinde hem muhalefet açısından daha etkin bir figüre dönüştüğünü söylüyor.

Ancak bunun uzun vadede nasıl evrileceğine dair farklı görüşler var.

‘Türkiye’yi kendi cumhurbaşkanlığı adaylığına zorladı’

CHP, ilk cumhurbaşkanlığı aday ofisini 26 Temmuz’da Ankara’da açtı.

İmamoğlu açılışa gönderdiği mesajda, “Ofisimiz milletin değişim talebinin sandığa yansıması konusunda etkili bir rol üstlenecektir. Bu ofis ortak geleceğimizi inşa edeceğimiz bir ofis olacak” dedi.

CHP'nin 29 Mart'ta İstanbul'da düzenlediği,

Kaynak, YASIN AKGUL/AFP via Getty Images)

Fotoğraf altı yazısı, CHP’nin “İmamoğlu’na Özgürlük” mitingi, 29 Mart 2025

Düşünce kuruluşu İdea Politik Enstitü’den akademisyen Dr. Ali Tirali adaylık ofislerinin “henüz beklenilen etkiyi vermekten uzak” olduğunu düşünüyor:

“Kurultay davaları ve yaşadığımız bu çalkantılı süreç, henüz bu kurumların müstakil bir faaliyet göstermesine fırsat tanımadı.

“Eğer 24 Ekim’deki kurultay davası duruşmasında CHP’nin biraz daha bir nefes alabileceği bir karar çıkarsa, bunların daha etkin biçimde çalıştırıldığını görebiliriz.”

GENAR Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş ise İmamoğlu’nun cumhurbaşkanlığı adaylığı sürecinde hatalar yaptığını düşünüyor.

Önce CHP genel başkanlığına gelip sonra diğer adımları atmış olması gerektiğini savunan Aktaş şu yorumu yapıyor:

“İmamoğlu, evanjelistlerin Tanrı’yı kıyamete zorladığı gibi Türkiye’yi kendi cumhurbaşkanlığı adaylığına zorladı.”

‘Bu kadar yolsuzluk söylentisinden kahramanlık çıkmaz’

BBC Türkçe’nin görüştüğü AKP içinden ve AKP’ye yakın kaynaklar, 19 Mart’ta başlayan sürecin toplumda İmamoğlu’na yönelik algıyı olumsuz etkilediğine inanıyor.

Bu kaynaklar, iddianamelerin çıkmasının ardından olumsuz etkinin daha da artabileceğini savunuyor.

BBC Türkçe’nin Nisan ayında muhafazakar kesimlerle yaptığı görüşmelerde de birçok kişi yolsuzluk iddialarından duyulan rahatsızlığı vurgulamış ve İmamoğlu’nun tutuklu ya da tutuksuz yargılanması gerektiğini söylemişti.

GENAR Genel Müdürü İhsan Aktaş, İmamoğlu’nun siyasi geleceğine dair şu yorumu yapıyor:

“Büyükşehir’deki iddialara bakacak olursanız bu kadar büyük iddiaların altından bir siyasi kariyer çıkmaz.

“Bu kadar girift ilişkinin, bu kadar yolsuzluk söylentisinin ortalıkta dolaştığı bir yerden bir kahramanlık çıkmaz. Ben bugünden yarına İmamoğlu’nda bir kahramanlık geleceği görmüyorum.”

‘Rüzgarını kestiler ama hâlâ güçlü, hâlâ sağlam’

CHP kaynakları ise tam tersine “yaşadığı haksızlık ve mağduriyet nedeniyle” İmamoğlu’na desteğin arttığı görüşünde.

Sürekli avukat ve milletvekilleriyle görüşmesi, sosyal medyadan farklı konularla ilgili açıklamalar yapması ve duruşmalardaki savunma tarzını vurgulayan kaynaklar İmamoğlu’nun hapishanedeki performansını yüksek buluyor.

Doç. Dr. Burak Cop, “Ben İmamoğlu’nun siyaseten zayıfladığını kesinlikle düşünmüyorum” diyor.

Dışarıdaki bir siyasetçi kadar etki yaratmasının “olanaksız” olduğunu kabul etmekle birlikte “Rüzgarını kestiler ama hâlâ güçlü, hâlâ sağlam duruyor ve hâlâ CHP’nin cumhurbaşkanlığı için resmi adayı” yorumunu yapıyor.

İmamoğlu 31 Mart 2024 seçimleri öncesindeki kampanyası sırasında kürsüde kravatını çıkartıyor.

Kaynak, Yasin AKGUL / AFP

Fotoğraf altı yazısı, İmamoğlu 31 Mart 2024 seçimleri öncesindeki kampanyası sırasında

‘İmamoğlu CHP için her zaman kilit konumda olacak’

İmamoğlu’nun diploma iptaline yaptığı itirazlar sonuçsuz kalırsa, kendisi için resmen adaylık yolu kapanacak.

Dr. Tirali, İmamoğlu’nun parti içindeki ağırlığına dikkat çekerek aday olmaması durumunda dahi ancak onun onayladığı bir ismin belirlenebileceğini söylüyor.

İmamoğlu’nun CHP açısından her zaman “çok kilit” bir konumda kalacağını şu sözlerle savunuyor Dr. Tirali:

“Bir takım şeyler her zaman ona danışılacaktır. Eski Adalet Partililer siyasi yasaklı olduğu dönemde Süleyman Demirel için ‘bir bilen’ derlerdi. İşte İmamoğlu da ‘bir bilen’ olarak kalacaktır.”

Doç. Dr. Burak Cop da İmamoğlu’nun Türkiye’nin geleceğinde “çok önemli” bir isim olacağını düşünüyor:

“Bunun olmayacağı koşullar, zaten artık Türkiye’nin bildiğimiz Türkiye olmaktan tamamen çıkması anlamına gelir.”

Cop bu koşulları “seçimsizleşme stratejisinin uç noktaya varması, çok partili hayatın fiilen sona ermesi, muhalefet partilerinin de ancak iktidarın güdümünde olarak yaşama şansı bulabilmesi” olarak sıralıyor.

Check out our other content

Check out other tags:

Most Popular Articles